Ogün Orpars Araştırmacı Yazar (DUVAR)
Köşe Yazarı
Ogün Orpars Araştırmacı Yazar (DUVAR)
 

“İNŞA”

“İNŞA”     Mahsen’in Dokuzuncu kapısında fısıltı duyuldu. Elinde fırçası, dizleri üzerinde oturmuş, Tapınak Ressamı...Ceylan Derisi üzerine fırçasını , sağlı/ sollu savuruyordu. Her bir parmak ucuna batan iğneden sızan kan...Damla damla paletine akarken , Resmi kan/  göz yaşı ile  Tanrı’nın resmini çizerken, Gök Tanrı, Şeytan’ ı yanına çağırdı...          Uzun kanatlarını çırparak, beş milyon yıl uçan şeytan, Tapınak Ressamının yaptığı tabloyu görüp ürktü/ titredi...Kendisini kapıda karşılayan otuz üç milyon askere  , selam durup bekledi ...        Gök Tanrı;      “ Gördün mü tabloyu? Anladın mı kendini ?” Şeytan, altın dolu kanatlarını çırparak yalvardı.      Tapınağın etrafında sürekli uçan tüm askerler, sayısız kere, Şeytan’a bakıp perişan halinden ders çıkardı.      Gök Tanrı, tapınak ressamına dikkatle bakıp, Üçüncü Dünya’ya bin yedi yüz asker gönderdi. Amara Sultan , askerleri tek tek karşıladı...Kırk bin yıl sürdü. Altın sarısı saçları çıplak omuz başından aşağı dalgalandı, Askerleri ve kılıçlarını selamladı. Gök Tanrı’nın kendine sunduğu Elmas / Yakut desenli kutuyu , Tahtı’nın sağ köşesinde duran , Sunağın üzerine koyup , şiir yazan parmaklarıyla araladı.          Amara Sultan , Bin sekiz yüz yıl önce yazılmış metinleri alıp,   kendini bekleyen halka doğru götürüp havaya kaldırdı... Meydanda toplanan insan kalabalığı, Aynı anda diz çöküp, Gök Tanrıyı selamladı. Halkına dört bin yıl metinleri okudu...Okunan her metni duyan, Tapınak Ressamı ...        Duyduklarını resmederken,  Tanrının kendisine sunduğu Amara Sultanı selamlayarak, fırça darbelerinin ritmiyle, Kendi etrafında döndü durdu ...      Tapınağın Altıncı Mahsenine, kürsü kuruldu. Tapınak Ressamı fırçasını , dört yöne savurup, Yüce dağ Simara’ ya seslendi. Simara kendisine seslenen ressamı duyup, üç milyon yıl kükredi. Yeryüzünde tüm dağlar, denize hücum ederek , koşar adım yürüdü...Tapınak Ozan’ı, parmaklarını Simaraya çevirip...Büyük sunağın iznini istedi.       Gök Tanrı, Karanlığın Efendisi ...Kurtuba Sultan, Simara’ya dönüp baktı. Ulu Simara, Tüm Mahsenler ! Gök Tanrı... Ve Ozan...Ve ressam...Ve Kurtuba Sultan. Bir gün geçip gideceğiz,  Ne toz kalacak, ne duman.  Geride sadece ayak, parmak izlerimiz,  Ve  hiç bilinmeyecek, kalp izlerimiz kalacak. İşte , bu bizim varlığımız... Tapınak Ozan’ ı , Tapınak  Ressamı  Ve Amara... Büyük Sunağın en yücesini... Yüceler yücesi Simara’nın Kalbine, Gün doğumu kurdu ... VE TANRI AŞKA BAKTI/ inşa/ ogün orpars Günümüz aydınlık/ huzur olsun. https://ogundeliorpars.blogspot.com/
Ekleme Tarihi: 19 Nisan 2022 - Salı

“İNŞA”

“İNŞA”


    Mahsen’in Dokuzuncu kapısında fısıltı duyuldu. Elinde fırçası, dizleri üzerinde oturmuş, Tapınak Ressamı...Ceylan Derisi üzerine fırçasını , sağlı/ sollu savuruyordu. Her bir parmak ucuna batan iğneden sızan kan...Damla damla paletine akarken , Resmi kan/  göz yaşı ile  Tanrı’nın resmini çizerken, Gök Tanrı, Şeytan’ ı yanına çağırdı...
         Uzun kanatlarını çırparak, beş milyon yıl uçan şeytan, Tapınak Ressamının yaptığı tabloyu görüp ürktü/ titredi...Kendisini kapıda karşılayan otuz üç milyon askere  , selam durup bekledi ...
       Gök Tanrı;
     “ Gördün mü tabloyu? Anladın mı kendini ?” Şeytan, altın dolu kanatlarını çırparak yalvardı. 
    Tapınağın etrafında sürekli uçan tüm askerler, sayısız kere, Şeytan’a bakıp perişan halinden ders çıkardı.
     Gök Tanrı, tapınak ressamına dikkatle bakıp, Üçüncü Dünya’ya bin yedi yüz asker gönderdi. Amara Sultan , askerleri tek tek karşıladı...Kırk bin yıl sürdü. Altın sarısı saçları çıplak omuz başından aşağı dalgalandı, Askerleri ve kılıçlarını selamladı. Gök Tanrı’nın kendine sunduğu Elmas / Yakut desenli kutuyu , Tahtı’nın sağ köşesinde duran , Sunağın üzerine koyup , şiir yazan parmaklarıyla araladı. 
        Amara Sultan , Bin sekiz yüz yıl önce yazılmış metinleri alıp,   kendini bekleyen halka doğru götürüp havaya kaldırdı... Meydanda toplanan insan kalabalığı, Aynı anda diz çöküp, Gök Tanrıyı selamladı. Halkına dört bin yıl metinleri okudu...Okunan her metni duyan, Tapınak Ressamı ...
       Duyduklarını resmederken,  Tanrının kendisine sunduğu Amara Sultanı selamlayarak, fırça darbelerinin ritmiyle, Kendi etrafında döndü durdu ...
     Tapınağın Altıncı Mahsenine, kürsü kuruldu. Tapınak Ressamı fırçasını , dört yöne savurup, Yüce dağ Simara’ ya seslendi. Simara kendisine seslenen ressamı duyup, üç milyon yıl kükredi. Yeryüzünde tüm dağlar, denize hücum ederek , koşar adım yürüdü...Tapınak Ozan’ı, parmaklarını Simaraya çevirip...Büyük sunağın iznini istedi.
      Gök Tanrı, Karanlığın Efendisi ...Kurtuba Sultan, Simara’ya dönüp baktı.
Ulu Simara,
Tüm Mahsenler !
Gök Tanrı...
Ve Ozan...Ve ressam...Ve Kurtuba Sultan.
Bir gün geçip gideceğiz, 
Ne toz kalacak, ne duman. 
Geride sadece ayak, parmak izlerimiz, 
Ve  hiç bilinmeyecek, kalp izlerimiz kalacak. İşte , bu bizim varlığımız...
Tapınak Ozan’ ı , Tapınak  Ressamı 
Ve Amara...
Büyük Sunağın en yücesini...
Yüceler yücesi Simara’nın Kalbine,
Gün doğumu kurdu ...

VE TANRI AŞKA BAKTI/ inşa/ ogün orpars

Günümüz aydınlık/ huzur olsun.

https://ogundeliorpars.blogspot.com/

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve mutajans.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.